Stres ve Ölüm Süreci

Stres, bedenin fiziksel, zihinsel veya duygusal bir uyum veya tepki gerektiren bir değişime verdiği tepkidir. Stres, örneğin, yoğun egzersizlerde olduğu gibi, daha güçlü olmanıza yardımcı olabilir - ya da başa çıkma yeteneğinizi zayıflatabilir. Stres, sizi başarıya motive edebilir veya depresyona, kaygıya ve sağlıkla ilgili diğer sorunlara neden olabilir.

Ölmek, kuşkusuz, ölümü çevreleyen sorunların birçoğu gibi bir stres etkendir.

Hem ölen kişi hem de bakıcı için streslidir. Temel anlamda, ölmek herkesin yapması gereken en büyük değişikliği temsil eder. Aynı zamanda bakıcı için, ilişkilerde (çocuğun bakıcısı olur) büyük değişiklikler yapılması, rutinlerdeki karmaşık değişimlerden, yeni sorumluluklardan ve daha fazlasından söz etmemesi gerekebilir.

Ölüm Süreci ile İlgili Stres

Ölmek çok kişisel bir deneyimdir ve ölümle ilgili stres seviyesi radikal olarak bireyden kişiye değişecektir. Fark yaratacak faktörlerden bazıları şunlardır:

Bazı kaygı ve depresyon seviyelerini yaşamakta olan ve bu duyguları tıbben ya da başka bir şekilde tedirgin eden, genellikle gereksiz olan ve zararlı olabilecek bir insan için doğal ve normaldir. Ölmekte olan kişi patolojik (şiddetli) bir depresyon ve / veya kaygı düzeyi yaşadığında, kendisinin tipik olarak sahip olduğu aktivitelerin tadını çıkarması ve bunlara katılmasını olanaksız kılan sorunlar ortaya çıkar. Buna ek olarak, hayattan zevk almayı engelleyen ruh hali ve / veya fiziksel problemler yaratabilecek biyolojik temelli sorunlar var. Zorluklar ortaya çıktığında, tıbbi ve psikolojik profesyoneller genellikle yardımcı olabilecek ilaçları veya diğer müdahaleleri önerebilirler.

Bakım Verme İle İlgili Stres

Çoğu durumda, bakım verme ölmekten daha stresli olabilir. Bu neden böyle olabilir?

Birçok bakıcı, klinik olarak depresyona uğradıkları ve / veya endişeli oldukları ve kendi hayatlarından zevk alamadıkları noktaya vurgu yaparlar. Çözümler oldukça basittir: destekleyici ve geçici bakım bulmak, kendi kendine zaman ayırmak, yeterli egzersiz, beslenme ve uyku almayı tercih etmek ve yaşam ve ölümün hem öngörülemez hem de yönetilemez olduğu gerçeğini kabul etmek.